19 Nisan 2008 Cumartesi

Neler oluyor diye sorma, parçaları birleştir...

1) Kuzey Atlantik Paktı Organizasyonu (North Atlantic Treaty Organisation-NATO), 4 Nisan 1949 yılında kuruldu. NATO'nun kuruluş amacı, SSCB'nin yayılmacı politikalarına karşı bir güvenlik şemsiyesi oluşturmaktı.

Paktın başındaki ifade şu şekilde : "Taraflardan bir veya birkaçına, Avrupa'da yahut Kuzey Amerika'da yapılacak herhangi bir tecavüz, pakta dahil bütün devletlere birden yapılmış sayılacak, her devlet, tecavüze uğrayanların yardımına koşacaktır."

ABD bu prensipten hareketle 11 Eylül saldırıları sonrası, Afganistan işgali için NATO üyesi ülkelerden destek talebinde bulunmuştur.

2) Türkiye NATO'ya 1952 yılında katıldı, bir yıl sonra 1953 tarihinde Özel Harp Dairesi kuruldu.

3) Türkiye birincisi 1960'ta olmak üzere üçü bilinen anlamıyla, biri post-moder, bir diğeri e-muhtıra tarzında 5 askeri darbe yaşadı.

4) 70'li yıllar Türkiye'de Sağ-Sol, Sünni-Alevi çatışmalarının yaşandığı, provokasyonlu ve kanlı yıllar oldu. Takvimler 12 Mart 1971 tarihini saatler de 13.00 gösterirken, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından TRT radyolarından okunan bildiri ile siyasi iktidara muhtıra verildi ve aynı gün hükümet istifa etti. 12 Mart darbesini başlangıçta Sol çevreler “beklenen” darbe sanmış, ancak kısa süre sonra durum anlaşılmıştı. Başında Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun bulunduğu ve 9 Mart cuntası olarak anılan girişim, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’un saf değiştirmesi sonucu akamete uğramış, 12 Mart gerçekleşmişti.

5) 9 Mart Cuntası ile ilişkide olanlar, sıkıyönetim mahkemesinde yargılandı. Askeri mahkeme Cunta’nın içine sızan ve önemli görevler üstlenen MİT ajanı Mahir Kaynak’ın cunta sanıklarını takibini kanun dışı buldu. Böylece MİT ajanı Kaynak deşifre olurken, 9 Mart Cuntası ile ilişkide oldukları iddia edilen isimler beraat etti.

6) 11 Eylül 1973'te Şili’de, sosyalist başkan Salvador Allende'ni devirip iktidara General Pinochet'i getiren askeri bir darbe yaşandı. ABD'nin onayı ve desteği ile yapılan bu darbeyle dünyanın seçimle iş başına gelmiş ilk sosyalist hükümeti devrilmiş ve yerine 17 yıl sürecek bir diktatörlük kurulmuştur. Bu dönemde Türk kamuoyuna ilk kez, resmi bir ağız olarak dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, gizli bir örgütten söz etti. Ecevit, 26 Eylül 1974'te Giresunda yaptığı açıklamada kontrgerilla’dan şu sözlerle bahsetmişti : 12 Mart sonrası dönemde adı sanı ortaya çıkan ve tedbirlerin ve hatta soruşturmaların hukukiliğine ve insaniliğine de gölge düşüren kontrgerilla adlı örgütün, bu resmi görüntülü fakat gayrıresmi örgütün niteliği ve amacı üzerindeki örtü kaldırılamamıştır.”

7) Albaylar cuntası’nın iktidara gelmesi ile NATO'nun askeri kanadından çekilmek zorunda kalan Yunanistan, 1974 sonrası tekrar NATO'nun askeri kanadına dönmek istiyor fakat bu Türkiye’nin vetosuna takılıyordu.

8) Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979 gecesi İstanbul Maçka'daki evinin yakınlarında arabasında iken silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Suikastın sanığı Mehmet Ali Ağca, 11 Temmuz 1979' da yakalandı. Ağca, 11 Ekim 1979'da yargılanmaya başladı.

9) 23 Kasım 1979 Tarihinde Abdi İpekçi suikastı sanığı M.Ali Ağca, tutuklu bulunduğuİstanbul Kartal Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçırıldı. M.Ali Ağca'nın derinlemesine soruşturulması için ek süre vermeyen dönemin Sıkıyönetim Komutanı Necdet Üruğ, Ağca’nın cezaevinden kaçırılmasından yıllar sonra şöyle diyecekti: "Ağca'nın kaçırılması tugayın içinden organize edilmişti. Darbelerin hukuku yoktur. Onu yapan her şeyi göze almıştır. Her türlü vasıtayı kullanır." Yine yıllar sonra Yalçın Özbey, Ağca'nın kaçırılmasında kullanılan arabanın kendisine ait olduğunu kabul etmişti. Ağca, 28 Nisan 1980'de gıyabında idama mahkum edildi.

10) Tarihler 12 Eylül 1980’i gösterdiğinde Türkiye, 1960 ve 1971 darbelerinin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yönetime üçüncü açık müdahalesine tanık oluyordu. Darbe sonrası kargaşa ortamı ve çatışmalar bıçak gibi kesildi. O tarihte, darbenin yapıldığı günlerde NATO'nun Acil Müdahale Birliği (Allied Mobil Force) Anviel Express manevrası için Türkiye'de bulunuyordu. Darbe’den 22 gün sonra 1978-1979'da adı Ankara'da teröre ivme kazandıran üç büyük kanlı eylemle anılan ve aranan Abdullah Çatlı, yurtdışına çıkarıldı.

11) 20 Ekim 1980 günü Yunanistan Başbakanı Yorgo Rallis, hükümet olarak Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönüşü ile ilgili olarak hazırlanan Rogers planı’nı kabul ettiklerini açıkladı. Türkiye’nin herhangi bir itirazı/talebi olmadı ve Yunanistan tekrar NATO’nun askeri kanadına dahil oldu.

12) 9 Kasım 1989 Berlin Duvarı yıkıldı.

13) 1990 yılında Dünya kamuoyu, İtalyan savcı Felipe Casson'un 1972 yılında, otomobillerine yerleştirilen bomba sonucu hayatlarını kaybeden üç Carabinieri'nin (ücret karşılığı güvenlik hizmeti sunan, bir nevi Polis/Jandarma görevlisi) dosyasını yeniden ele alması ve olayın faillerini bulmakta gösterdiği kararlılık sonucu ulaştığı bilgilerle Gladio (Latince’de anlamı Kılıç) gerçeğiyle tanıştı. Savcı Casson, NATO silahlarıyla dolu bir yeraltı deposu keşfetmiş ve üç Carabinieri'in ölümüne sebep olan bombalarla aynı seriden bombalara bu depoda ulaşmıştı. Casson'un ortaya çıkardığı NATO'ya bağlı olarak çalışan "Ordine Nuovo" grubu, SSCB'nin İtalya'yı işgal etmesi halinde sabotajlar düzenleyecekti.

14) 1991'de SSCB dağıldı. Bu gelişmelerden sonra Dünya kamuoyu, NATO üyesi tüm ülkelerde (NATO üyesi olmayan İsviçre'de dahi bu yapılanma 1950 yılında "Gizli Savunma Örgütü" adıyla kurulmuş) farklı isimlerle İtalya'da örgütlenen Gladio benzeri kontrgerilla örgütlerinin, SSCB'nin Avrupa'yı işgal edebileceği varsayımından hareketle ABD güdümünde her üye ülkede kurulduğu, bu derin mekanizmaların Brüksel'deki NATO karargahından yönetildiği; kontrgerilla operasyonlarının ise CIA tarafından düzenlendiği gerçeği ile yüzleşti. SSCB'nin dağılması ve yapılanmanın afişe edilmesinin etkisi ile bu örgütlenmeler kimi üye ülkelerde sessiz sedasız, kimilerinde gürültülü bir şekilde tasfiye edildi.

15) 1990'lı yıllar Türkiye için 70’li yıllara benzer şekilde faili meçhul cinayetler, suikast ve provokasyon yılları olurken, bir yandan da 1980’lerin sonlarına doğru tanıştığı bölücü terör’ün tavan yaptığı yıllar oldu. 1990 yılında Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun ve Bahriye Üçok öldürüldü.

16) Margaret Teacher, NATO'nun 1992 Londra toplantısında yıkılan Sovyet sistemi ve çöken komünizmden sonra “İslam fundamentalizmi”nin yeni bir tehdit algısı teşkil ettiğini açıklamıştı. NATO’nun yeni stratejik konsept’i çerçevesinde, tehdit algılamasında kızıl renk en alt düzeye inerken, etnik çatışmalar ve İslam radikalizmini temsil eden yeşil renk ön plana çıkarılıyordu. Sonraları Zbigniew Brezezinski : “Komünizmin çöküşünden sonra bir düşman gerekiyordu. Radikal İslam işte bizim yeni hedefimizdi” diyecekti.

17) 24 Ocak 1993 tarihinde Uğur Mumcu bombalı bir suikaste kurban giderken, 17 Şubat 1993 tarihinde Jandarma Genel Komutanı, Orgeneral Eşref Bitlis, bu gün hala tartışılan bir uçak kazasında hayatını kaybetti. Takvimler 17 Nisan 1993 tarihini gösterirken, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Yapılan resmi açıklamalarda Özal’ın, Türki Cumhuriyetler gezisinde çok yorulduğu vurgulandı. Vefatları öncesi Uğur Mumcu bölücü örgüt, Eşref Bitlis Çekiç Güç, Özal ise Türk Dünyası konularında yaptıkları çalışma ve söylemleri ile gündeme gelmişlerdi.

18) 2 Temmuz 1993 Tarihinde, Sivas Katliamı ya da Sivas Madımak Olayı olarak anılan, Sivas'ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin kuşatılıp yakılması ve otelde bulunan 33 yazar, ozan ve aydının öldürülmesi olayı yaşandı.

19) Türkiye’nin Batısında, laiklik hassasiyetleri ile tanınan aydınlara dönük suikast ve provokasyonlar toplumda infiale sebep olurken, ülke gündemine Laik-Anti Laik kutuplaşmasını da soktu. Kitleler sokaklara döküldü, protesto mitingleri düzenlendi. Aynı zaman diliminde, ülkenin Doğusunda tırmanan bölücü terör ve faili meçhul cinayetlerle, Türk-Kürt kutuplaşmasının da kapıları açıldı.

20) 24 Aralık 1995 Tarihinde Türkiye 20. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için sandık başına gitti. Genel seçim sonuçları çalkantılara sebep oldu. Kesin seçim sonuçlarının 3 Ocak’ta açıklanmasını müteakip, 9 Ocak 1996 Tarihinde dönemim Cumhurbaşkanı Çankaya Köşkü'nde parti genel başkanları ile ayrı ayrı görüştü. Gözler Çankaya Köşkü’ne çevrilmişken, İstanbul’da Sabancı Center'ın 25. katında Sabancı Holding Yönetim Kurulu üyesi Özdemir Sabancı, Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk Görgün ve başkanlık sekreteri Nilgün Hasefe’nin uğradıkları silahlı saldırı sonucu öldürüldüğü bilgisi gündeme bomba gibi düştü.

21) Türkiye 3 Kasım 1996 tarihinde, Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen bir trafik kazasıyla sarsıldı. Susurluk Kazası/Skandalı olarak adlandırılan olay, yıllar önce Bülent Ecevit’in sözünü ettiği yapılanmanın su yüzüne çıkmasıydı. Susurluk kazası ile gündeme gelen isim ve ilişkiler ağının, 12 Eylül öncesi ve 90’lı yılların ilk yarısında yaşanan kimi provokasyon, faili meçhul cinayet ve suikastlarla irtibatı, skandalın Cumhuriyet tarihinin en önemli skandalı olarak yaftalanmasına sebep oldu ve uzun süre gündemde kalmasını sağladı.

22) Özdemir Sabancı suikastının tetikçisi Mustafa Duyar, Şam’da firari bulunduğu bir sırada televizyonda izlediği Abdi İpekçi suikastı ile ilgili bir belgeselde Yalçın Özbey’i gördü. Özbey, Mustafa Duyar’ın Sabancı suikastı sonrası Almanya'da kaldığı eve kendi evi imiş gibi girip çıkan bir isimdi. Mustafa Duyar 17 Aralık 1996'da Suriye-Lazkiye'de güvenlik güçlerine teslim olduktan sonra Sabancı kulesindeki cinayetlerini itiraf etti.

23) 28 Şubat 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu Türkiye 28 Şubat süreci olarak ifade edilen yeni bir döneme girdi. Bu dönemin önde gelen aktörleri yaşananı “Demokrasiye balans ayarı” ve “Post-modern darbe olarak tanımladı.

24) 9 Ekim 1998’de bölücü örgüt lideri Öcalan, Türkiye’nin baskısı üzerine Suriye’den ayrılmak zorunda kalır.

25) Mustafa Duyar 15 Şubat 1999’ta yattığı Afyon Cezaevi'nde Karagümrük çetesi üyelerince öldürüldü.

26) 16 Şubat 1999 Tarihinde bölücü örgüt lideri Öcalan, Kenya’da paketlenip Türkiye’ye teslim edildi.

27) 21 Ekim 1999 Tarihinde Ahmet Taner Kışlalı, Arabasının üzerine konulan bombalı paketin patlaması sonucu hayatını kaybetti. Kışlalı’nın cenaze merasiminde yaşanan büyük katılım ve atılan sloganlar Uğur Mumcu’nun cenaze merasimini hatırlattı.

Puzzle'ın parçaları bunlardan ibaret değil elbet, devam edeceğiz...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok dikkatlice okunması gereken bir yazı. Özellikle de dış güçlerin nasıl çalıştığını irdeleyebilmek için...