30 Mart 2009 Pazartesi

Seçmen işini bilir...

Türkiye dün sandık başındaydı. 29 Mart Yerel Seçimlerinde Millet İradesinin ne yönde tecelli ettiği, seçmenin verdiği mesaj, an itibariyle artık netleşmiş durumda. Önümüzde duran tablo bizlere önemli mesajlar fısıldıyor. Bunlardan birincisi ve tartışmasız olan seçmenin İktidar'a ciddi bir uyarı yaptığı, "ihtar" verdiğidir. Bu ihtar daha önce sözünü ettiğim "yeni dönem"in temel karakteristiğinin altını çizmesi ve seçmen bilincine yaptığı gönderme açısından çok önemli bir mesajdır.

Örtülü DETENTE teklifi başlıklı yazımda belirttiğim gibi "Türkiye'de siyasal taleplerinden feregat edip iktidar kalabilme dönemi mutlak manada bitmiştir. Ulaşılan toplumsal bilinç, siyasi temsil görevini üstlenenleri, kendileri için belirlenen ve meşruiyeti olmayan kırmızı çizgilere riayet etme iradesi gösterdiği anda cezalandıracak olgunluğa ulaşmış bulunmaktadır."

Bu teşhisten hareketle rahatlıkla AK Parti'nin, hakkında açılan "Kapatma Davası" süreci sonunda yaşadığı kısa süreli ve düşük yoğunluklu sarsıntının, Türkiye'yi okumada verdiği "anlam/eksen kayması sinyali"nin seçmen tarafından, ilk fırsatta açıkça cezalandırıldığını söyleyebiliriz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da alınan sonuçların salt "etnik milliyetçilik" ekseninde ele alınması bu açıdan bakıldığında son derece yanlıştır. Siirt, Mardin ve Tunceli'de seçmenin İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlıkları tercihlerinde gözlemlenen farklılık, yine bu açıdan baktığımızda çok anlamlıdır.

Seçim kampanyaları boyunca basınımızda sık sık dile getirilen seçimin seçmence "genel seçim" havasında değerlendirileceği tespitinin aksine seçmen, Türkiye'nin önemli bir bölümünde, Çanakkale, Manisa, Balıkesir, Uşak, Isparta, Eskişehir, Adana, Mersin, Şanlıurfa gibi illerde, İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlıkları tercihlerinde gözlemlenen farklı tercihi ile "yerel seçim" bilinci içinde hareket ettiğini göstermiştir. AK Parti özelinde, anılan illerin önemli bir bölümünde (ve ilçelerinde) aday tespitlerinde tabanın/teşkilatın sesinden çok, İl Milletvekillerinin tercihlerinin öncelenmesine karşı seçmenin İl Genel Meclisi ve Belediye Başkanlıkları tercihlerinde gözlemlenen farklı tercihi, 29 Mart Yerel Seçimlerinde seçmenin verdiği ikinci önemli mesajdır.

Seçim'in, İktidar'ın oy kaybının gölgesinde kalacak olan bir diğer mesajı Ana Muhalefet'e dönük olanıdır. Geriye dönüp, bundan önce defaatle benzer mesajlara muhatap olmuş Ana Muhalefet'in "mesaj okuma/algılama" kaabiliyetine baktığımda, 29 Mart'ta verilen mesajın doğru okunacağına dair bir ümide kapılamıyorum.

Sandık sonuçlarından hareketle ifade edilebilinecek bir diğer ilginç nokta da, iç kamuoyunda seçim kampanyaları boyunca muhalefet ve merkez medya tarafından en sık işlenen "ekonomik kriz" temasının, halkın gözünde yeterli inandırıcılığa sahip olmadığının sonuçlardan okunuyor olmasıdır. En azından seçmenin şimdilik bu noktada İktidar'a bir fatura kesmediği söylenebilir.

Netice itibariyle ve totalde bu seçim ve sonuçları, bir kez daha halkına/milletine güvenmeyen, seçme/seçilme erk ve rüşdü noktasında şüphe izhar eden anlayış ve sahiplerine "seçmen işini bilir" dersi ve mesajını vermiştir.

Sonuçlar vatana/millete hayırlı/uğurlu olsun...

24 Mart 2009 Salı

Amuda kalktılar, daha ne yapsınlar!




Kanal B izlemem, uydu alıcımda kanal listesindeki konumu nedir onu bile bilmem.

Bu hadiseyi görünce "konuya dair bir açıklama vs var mı?" diyerek akşam saatlerinde bir bakayım dedim.

Baktım ki, video içeriği ile mütenasip olarak Nahit Duru abimizin karşısında Saadet Partisi Bağcılar adayı Mukadder BAŞEĞMEZ oturuyor!

E güzel, Mukadder bey ve Saadet Partisi'ne de elbette Türk Televizyonları kapılarını açmalı.

Esas mevzumuza dönersek ifade etmeden geçemiyeceğim, Nahit abimiz çok haksız ve acımasız konuşmuş. Doğan Medyası Kılıçdaroğlu için neredeyse amuda kalkmış durumda, ekstra yapabilecek neleri var ?

Türkçe'nin bülbülü Mehmet Ali Birand konuğu Kılıçdaroğlu'na milyonlar önünde ekranlarda "İnşallah kazanıcağnız" bile dedi, daha ne olsun!

Bundan sonra Nahit abimizin sıkı izleyicisiyim...