31 Ocak 2008 Perşembe

Kod adı : YALÇIN KÜÇÜK!

Dün posta kutuma Prof. Dr. Yalçın Küçük'ün AvrasyaTV'de "Gündeme Dair" adlı programa konuk olacağına dair bir mail düştü. Biliyorsunuz SKY Türk televizyonunda her pazar yayınlanan ve Yalçın Küçük'ün daimi konuk olarak katıldığı, önceleri Gürkan Hacır son dönemde ise İdris Akyüz'ün sunduğu Kalemler ve Kılıçlar programı yayından kaldırıldı.

SKY Türk yetkilileri kararın tamamen ekonomik nedenlerden kaynaklandığını ve başka programları da yayından kaldıracaklarını açıkladılar ancak kafalarda bazı soru işaretleri de oluşmadı değil.

İşte bu düşüncelerle izlediğim programın bir bölümünde konu son günlerin artık kakafoni'ye dönüşen başörtüsü/türban tartışmalarına geldiğinde Küçük'ün sarf ettiği sözler bana "Yalçın Küçük bu ülkede zihinlerin işgal edilmesini amaçlayan operasyonun kod adı mı? sorusunu tekrardan sordurdu. Yalçın Küçük ve onun kötü taklidi Soner Yalçın, 2004 sonrası siyasi hayatımıza davetsiz giren ve ismi ile müsemma olmayan Ulusalcı hareketin Türkiye'de geniş kitlelerin teveccühünü kazanmış kişi ve kurumlar, bir adım ötede kavramlar üzerinde gerçekleştirdiği dezenformasyon çalışmalarına lojistik destek veriyor. Önceleri Muhafazakar kesimlerin daha çok dillendirdiği siyonist komplo teorilerinin içinin boşalmasına ve hedef sapmasına en büyük katkı Yalçın Küçük ve kötü taklidi sebep oldu dersek çok da yanılmış olmayız.

Küçük gibi bir akademisyen'in, tesettürün bütün semavi dinlerde yer alan bir emir olduğunu ve dolayısı ile Kur'an-ı Kerim'de de yer aldığını bilmemesine imkan yok, o halde tesettür-tevrat denklemini hoca neden kuruyor ?

Suyu tersine akıtmanın imkanı yok da ondan.

Bu hep böyle olagelmiştir, kitleler sizin arzu etmediğiniz bir istikamette seyrü sefer yaparsa, yapabileceğiniz en fazla suyun yatağını değiştirmek olur. İşte Ulusalcı akım ve belki en ciddiye aldıkları teorisyenleri Küçük bunu yapıyor.

İnsanoğlu modern çağı sorguluyor, varoluşun sırlarını anlamaya çalışıyor, kitlesel şekilde Din'e yöneliş var ve bu süreçte en fazla ilgi gören Din de İslam. O bakımdan religious pluralism kavramına da, Türkiye'de yaşadığımız başörtüsü/türban çatışması ve paralelinde gelişen tartışma ve analizlere de dikkatle yaklaşmak gerekiyor. Dile getirilenler suyun yatağını değiştirmek için mi ifade ediliyor sorusu zihinlerimizde canlı tutulmadan bu kakafoniden sağlıklı veriler almak bana göre mümkün değil...

Hiç yorum yok: