8 Ocak 2008 Salı

İlk tepki...

Sibel Edmonds'un açıklamaları beklenen yankıları oluşturmaya başladı. YeniŞafak yazarı İbrahim Karagül, bu gün kaleme aldığı El Kaide ihaleleri, nükleer kaçakçılık, Türk casuslar! başlıklı yazıda, Edmonds'un iddialarına değindi. "Sadece bir tercümanın bu kadar şey bilmesi mümkün olur mu?" diye soran Karagül'e kulak verelim :

"11 Eylül saldırılarından sonra küresel düzeyde yürütülen olağanüstü soruşturma kapsamında tercüman olarak FBI'a alınan, gizli telefon kayıtlarını deşifre etmekle yükümlü Sibel Edmons, iddiaları yüzünden işinden oldu. O zamandan beri, belli aralıklarla çarpıcı iddialarda bulundu ve hep gündemde kaldı. Karmaşık bir geçmişi olan Edmons çok şey biliyor olabilir. Ama bildiklerinden daha çok bu kadar konuşabiliyor olması dikkat çekiyor. Onun iddialarını okurken “konuşana değil konuşturana bak” söyleyişi aklıma gelmiyor değil.

En son iddiası, “ABD'nin nükleer sırlarını Türk istihbaratçıların pazarladığı” yönünde oldu. “ABD yönetimindeki bazı unsurlarla 11 Eylül saldırılarını yapmakla suçlanan örgütler arasındaki ilişkiye, küresel ölçekli uyuşturucu kaçakçılığına, bütün bunların içinde istihbarat teşkilatlarının rolüne” ilişkin imalarıyla dikkat çeken Edmons, şimdi de Türk ve İsrail istihbaratının nükleer casusluk piyasasındaki işbirliğine dikkat çekiyor.

Türkler ve İsrailliler, nükleer teknoloji ile ilgili askeri ve akademik kuruluşlara 'köstebek' soktular. Bunların içinde Los Alamos nükleer laboratuarı da bulunuyor. Yardımları karşılığında söz konusu yetkiliye yüklü miktarda para veriliyor. Teslimat noktası olarak da Türk Amerikan Konseyi gibi mekanlar kullanılıyor” diyen Edmons, Türkiye, İsrail ve Pakistan istihbaratının ABD nükleer teknolojisine yönelik “ortaklığı”ndan söz ediyor. Burada biraz duralım.

Bunlar, istihbarat dünyasına yönelik en derin ve karanlık sırlar. Edmons, bütün bunları “binlerce saatlik telefon konuşmaları”ndan mı öğrendi sadece?"

Bir dönem Türk basınının büyük bölümü kulaklarını tıkasa da Sibel Edmonds, bu ve buna benzer iddiaları, FBI ile ilişkisinin sonlandırıldığı tarihten bu yana dile getiriyor. Edmonds, dinlemeye alınan bazı suç şebekelerine ait kayıtların tercümesinin, FBI içine sızan ve başka bir ülke istihbaratı ile irtibatlı bir oluşum tarafından manipüle edildiğini, 11 Eylül'de meydana gelen saldırılarda kullanılacak yöntem hakkında genel bir bilgiye sahip olunduğunu, bu saldırıların kim tarafından düzenleneceği ve planlayıcılarının kim olduğunun da bilindiğini idda ediyordu. 11 Eylül saldırıları öncesi uyarı almadıklarını söyleyen Condoleezza Rice'ı Edmonds, "utanmadan yalan söylemekle" dahi suçlamıştı.

Akla ister istemez bir İnsan bu kadar bilgiye 1 yıl dahi sürmeyen FBI tercümanlığı döneminde vakıf olmuş olabilir mi ? Olsa da bu kadar rahat nasıl konuşabilir ? soruları geliyor. Bunlar şimdilik cevapsız sorular, belki Edmonds'un bir sonraki açıklamaları bu sorulara da yanıtlar içerir, kim bilir...

Hiç yorum yok: