13 Ocak 2008 Pazar

28 Şubat üzerine anatomik çalışmalar...

YeniŞafak gazetesinde aklanma seansına dönüşen ve bir reklam filminde tekrarlanan repliğe benzer "Ben temizim, tertemizin" makamında icra edilen Röportajda Dinç Bilgin'in çizdiği portreye ve inandırıcılık sorununa dana önce değinmiştim.

Tamer Korkmaz'da bu gün köşesinde Bilgin ve ifşaatlarını "Bilgin İtirafnamesi" başlığı ile ele almış, kulak verelim :

"28 Şubat sürecinde gazete yöneticileri ve kimi yazarlar “adam markajı” altındaydılar. Elbette zaman zaman komutanların ileri seviyede baskılarına muhatap oldular. Hatta bazen de “emre uygun bir lisanla!” tehdit edildiler. Yazarların davetli olduğu bir Güneydoğu gezisi esnasında garnizonun dışında bomba patlatmak suretiyle yapılan “korkutulmaları” da biliyoruz…

Ancak asla göz ardı edilmemesi gereken bir temel gerçek var: Bilgin'in de aralarında bulunduğu patronlar artı gazete yöneticilerinin büyük kısmı o dönemde askerlerle “ortaklaşa” çalıştılar…

“Laik cumhuriyeti korumak” kisvesi altında yapılan “psikolojik harekat operasyonu”na beraberce imza attılar. Bu operasyonun fiili adı “İrticaa karşı topyekun savaş”tı!

Garnizonda pişirilen asparagas haberler Egemen Medya'ya servis ediliyor; sonrasında ise üst düzey komutanlar medyadaki bu manşetleri MGK'da Refahyol hükümetinin önüne koyup “hesap soruyorlar”dı…

Yani ortada “sistematik bir cinayet” vardı!

Dinç Bilgin itirafları esnasında bu temel gerçeği es geçiyor. Yer yer “Ben masumum, hakim bey”i oynuyor. Oysa, 28 Şubat sürecinde bu milletin değer yargılarına karşı “Ben Hakim'im Masum Bey” rolündeydi!

Bilgin, kuşkusuz çok kıymetli itiraflarda bulunuyor; ancak kabahati öyle Ankara temsilcilerine falan yükleyip işin içinden sıyrılamaz…

Malum süreçte -işadamlarının, sivil toplum kuruluşlarının, yargı temsilcilerinin yanı sıra bizzat gazete patronlarının da Genelkurmay'da brifing aldıklarını unutmamız mümkün değil…

Bilgin “Sincan'da yürüyen tanklar yüzümü kızarttı” diyor…

Sabah'ın eski patronunun yüzü sonradan kızarmış olmalı. Çünkü tanklar Sincan'da yürüdüğünde Sabah, Hürriyet, Milliyet; hep birlikte tanklara selam durdular. Tankları “gururla” seyrettiler…

Sabah Grubu, Doğan Medyası ile birlikte Genelkurmay'a “Bu tankı bana lütfeder misiniz?” dercesine yayınlar yaptı, o 'Kabus Şubat'ta…"


Bilgin'in ifşaatları üzerinden 28 Şubat üzerine anatomik çaışmalar sanıyorum devam edecek...

Hiç yorum yok: