25 Temmuz 2008 Cuma

Aslında her şey yeni başlıyor...

Beklenen gelişme yaşandı ve bu gün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 bin 455 sayfadan ve 441 klasörden oluşan "Ergenekon İddianamesi"ni inceleme işlemini tamamladı ve davayı kabul ettiğini açıkladı. Yapılan açıklamaya göre kabul edilen yaklaşık 2 bin 500 sayfalık iddianamenin DVD'lere yazım işlemi halen devam ediyor ancak şu aşamada basına iddianame yansımış bulunuyor.

İlk etapta dikkati çeken çarpıcı noktalar iddianamenin hemen başlangıcında, 'ERGENEKON YAPILANMASI'nın kendisini DERİN DEVLET olarak tanımlayıp lanse ettiğinin vurgulanması. ERGENEKON İddianamesi 46. sayfasında yer alan aşağıdaki satırlar, operasyon ve soruşturmanın hedefindeki yapılanmanın tomografisini çekmiş bulunuyor : "Çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilere göre NATO'nun komünizmle mücadele amacıyla bir çok ülkede kurduğu bu örgütler, zaman içerisinde amaçları dışına çıkmış ve bir kısım kişi ve zümrelerin kendi amaç ve ideolojilerini gerçekleştirmek için kullandıkları birer terör örgütüne dönüşmüştür. Dünyadaki bir çok ülke İtalya örneğinde olduğu gibi bu oluşumlarla gerekli mücadeleyi yapmış ve bunu başardıklarında 'HUKUK DEVLETİ' olabilmişlerdir."

İddianamede Susurluk kazası ile "bu kanlı örgütün kapıları kısmen de olsa aralanmıştır" denilerek, Susurluk ile söz konusu yapılanma arasında bağ kuruluyor ve o gün örgütün tasfiye edilemeyişinin sebebi olarak, örgütün o dönem de sahip olduğu etkinlik ve güç gösteriliyor.

İddianamede ilk etapta dikkat çeken diğer hususlar, söz konusu yapılanmanın Danıştay Saldırısı ile kimi çevrelerce ısrarla gizlenmeye çalışılan NET bağlantısının, Muzaffer Tekin ve Veli Küçük üzerinden açıkça ortaya konuyor olması, örgütün Genel Kurmay, Emniyet, MİT ve Yargı'ya sızma girişimleri, çeşitli Sivil Toplum Kuruluş'ları, Tarikat ve Cemaatlerin de aralarında bulunduğu oluşumları yönlendirme faaliyetleri, aralarında Başbakan, Genelkurmay Başkanı, çeşitli Gazeteci ve Yazarların da olduğu tanınmış isimlere dönük suikast planlarından söz ediliyor olması ve ERGENEKON'un PKK ve çeşitli Mafya oluşumları ile bağlantılarına da yer verilmesi olarak sıralanabilir.

Ergenekon iddianamesinin bu ve henüz tetkik edilemeyen diğer içeriği ile büyük bir depreme sebep olacağını tahmin etmek zor değil. Açılan dava Silivri Cezaevi'nde görülecek ve ilk duruşması 20 Ekim 2008 tarihinde yapılacak ve sürecin en hayati aşaması tam da o zaman başlayacak.

Umalım Türkiye, bu hayati sınavını başarı ile verir ve artık bu ülke, üzerinde çeşitli iç ve dış karanlık odağın, kirli emelleri adına siyasi/ekonomik/kültürel mühendislik çalışmaları ve operasyonlarına muhatap olmaktan kurtulur...

Hiç yorum yok: