14 Mart 2008 Cuma

Aynı filim yine yeniden vizyonda...

Evet, yine aynı filim sahnede. Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın Anayasa Mahkemesi'ne, AK Parti'nin laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiği iddiasından hareketle kapatılması istemiyle dava açması gündeme bomba gibi düştü ve "Kurumlar üzerinen muhalafet" tarihimizde yeni bir sayfa daha açıldı. Böylece birileri yine yeniden "sınırları biz belirleriz" demiş oldu.

Bizde diyoruz ki Türkiye değişti, bu filim eskidi...

Dava başvurusu için sıcağı sıcağına değerlendirmeler de gelmeye başladı. Belki de sıcağı sıcağına yapılan bu açıklamalardan en ilginç olanı, Anayasa Komisyonu Başkanı Ergun Özbudun'a ait olanıydı. Özbudun "En iyi ve sağlam yol halkı kaptmaktır" demiş.

Yazık oluyor bu ülkeye...

Bu sürecin başlatıcıları ne amaçladılar meçhul ama kesin olan şudur ki 27 Nisan bildirisinden sonra yaşananlardan gerekli dersi çıkaramamışlar.

Aklıma birden Mehmet Moğultay ve onun Adalet Bakanı olduğu dönemde parti kongresinde yaptığı "Hükümetten 5 bin kişilik kadro çıkardım. Bu kadroları örgütüme vermeyip de MHP'ye mi verseydim, Refah'a mı verseydim? Seyfi Oktay zamanında 2 bin civarında hakim alındı, benim zamanımda 1000 civarında hakim alındı. 3 bin hakim alındı" açıklaması geldi.

Belki kurumlar üzerinden muhalefetin yargı ayağında yaşananları anlamak için bu açıklama üzerinde derin derin düşünmek gerekecek...

Hiç yorum yok: