12 Şubat 2009 Perşembe

Vadi üzerinden "ters manyel"i gerçekte kim yapıyor?

Taraf Yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, bir süredir Kurtlar Vadisi üzerine yazıyor. Yazılarındaki temel tez şu : "Kurtlar Vadisi, 2003-20006 döneminde, Türkiye'de darbe ortamı hazırlamak isteyenlerce yönlendirilmiş, başarılı bir piskolojik harp çalışmasıdır." Kütahyalı, dizinin yapımcısı ve başrol oyuncusunun "kimlik"lerinden hareketle izleyiciye "ters manyel" yapıldığını, milliyetçi-muhafazakar kitlelerin "bizim çocuklar" gözüyle baktıkları isimler eliyle ters istikamette yönlendirildiğini, hatta bu durumdan iktidarın da azade kalamadığını ifade ediyor.

Bütün bu iddialı kurguyu "Ergenekon yapılanmasının en başarılı projesi yeniden söylüyorum Kurtlar Vadisidır" diyerek finalize ediyor.

Kütahyalı, Kurtlar Vadisi'nde "yabancı düşmanlığı", "devlete hakim ideolojinin ötekileştirdiği toplum kesimlerini dışlamak" gibi, Vadi izleyicilerinin "hilafı hakikat" oldukları noktasında birleşeceği zayıf ve tutatsız tespitler dışında, bu kurguyu temelde ve sadece Kaşif Kozinoğlu imzalı olduğu söylenen, 2004 tarihli, MİT müsteşarı Şenkal Atasagun’a sunulan bir rapora, o raporda bu dizinin o dönemdeki yapımcısı Osman Sınav ile, bu gün Ergenekon Operasyonu kapsamında tutuklu bulunan, söz konusu dönemde Jandarma İstihbarat Başkan Yardımcısı olan Albay Hasan Atilla Uğur arasındaki bağlantılara dair yer alan bilgilere bağlıyor.

Kütahyalı "Bu raporda Osman Sınav’ın cep telefonunu Atilla Uğur’un direkt Jandarma Genel Komutanlığı’ndan aradığı belirtiliyor. Numaralar veriliyor... Atilla Uğur ile Osman Sınav’ın 9 Ekim 2003’te yaptığı konuşmanın detayları raporda var..." diyor, devamla "MİT raporunda Atilla Uğur’a yakın bir Jandarma Astsubay Başçavuşu ile Raci Şaşmaz ve Sınav’ın yakın irtibatından da bahsediliyor..." demeyi de ihmal etmiyor.

Evet, hepsi bu...

Dizinin yayında olmadığı bir dönemde karşılaştığımız bu "kurgu" bu bilgiye ve daha sonrasında, dizi içinde cereyan ettiği söylenen ancak somutlaştırılamayan kimi karelere bağlanıyor.

En son söyleyeceğimizi baştan ifade edelim, bu kurgu, yani "Kurtlar Vadisi ile milletçi-muhafazakar kitle üzerinde ters manyel yapıldı, darbe ortamı hazırlanmasına katkı sağlandı" iddiası bizzat bir ters manyel girişimidir.

Yaşanmış gerçeklikle örtüşmeyen, bu diziyi en başından bu yana izleyen seyirci kitlesinin algısı ve zekası ile alay etmek olarak niteleyebileceğimiz bu kurgu, Kurtlar Vadisi'nin son dönemeçte, "Pusu" serisi ile, serüveninin başından bu yana anlattıklarını daha somutlaştırması ve kimi mesajlarını artık çokça "didaktik" bir dille de vermeye başlamasından rahatsızlık duyan, diziyi "hükümetin güdümünde" olmakla yaftalamaya çalışanların bakış açıları ile "makul" karşılanabilinecek ve aynı çevrelerin "amacına" hizmet edecek bir denemedir.

Kurtlar Vadisi, bütün bir serüveni boyunca, devlet içinde yuvalanmış, kendilerine verilmiş hak ve yetkileri kötüye kullanan, çokça "vatan-millet-sakarya" deyip şahsi menfaat devşiren çetelerin gizli/kirli bağlantıları, ilişkiler ağına zoom yapan bir çalışma oldu ve hiç bir evresinde, sivil alanın daraltılıp vesayet rejiminin olumlanmasına alkış tutmadı, tam aksi yönde güçlü vurgular yaptı.

Kütahyalı'nın "Ben o dönem bu dizinin bir bölümünü hasbelkader izlemiştim" demesini, sonradan "dizinin tüm bölümlerinin CD’lerini edin"mesi ile birleştirdiğimizde, kendisine bu çalışmayı tekrar izlemesini tavsiye ediyoruz.

Ön yargılarından sıyrılıp, söz konusu çalışmayı tekrar dikkatle izlediğinde, üstelik hemen birinci bölümünde, amacı önce siyaseti sonra bütün bir devleti kontrol edip ele geçirmek olan, içinde iş dünyasından, bürokrasiye, mafya yöneticilerinden hukuk adamlarına, uluslararası sermaye ve istihbarat örgütü temsilcilerine kadar mafyöz bir yapılanmanın resmedildiğini, bu yapılanmanın amaçları doğrultusunda çeşitli suikast ve provokasyonlar düzenleyip ekonomik operasyonlar yaptığını, uyuşturucu ve silah ticaretinden kumar ve vuhuş organizatörlüğüne uzanan bir yelpazede çeşitli rant araçlarına sahip olduğunu(bu resim Kütahyalı'ya neyi çağrıştırıyor?) ve devletin sivil istihbarat biriminin, söz konusu yapılanmayı çökertmek adına mafya içine bir elemanını yerleştirdiğini görecektir.

Kurtlar Vadisi, anlatmaya çalıştığı girift ilişkiler ağını resmederken bazı "derin suflörlerce" beslenmiş, yönlendirilmek istenmiş, yapımcı ve senaristler de bunlardan yararlanmayı düşünmüş olabilir. Ergenekon İddianamesine bakılacak olursa, kriminal suça bulaştığı iddia edilen kimi zanlıların diziye duydukları derin alaka da manidardır, ancak bu durum, elimizde dizinin söylendiği yönde hareket ettiğine dair somut veriler(en başta senaryo) olmadan tek başına böyle bir kurguyu "sahih" kılmaya yeterli değildir.

Rasim Ozan Kütahyalı'ya, cevabını bulduğunda, kendisini bu kurguyu tekrar sorgulamaya itecek ve böyle bir kurguya yönlenmesini sağlayanlarla yüzleşme olanağı verecek bir soru soralım :


-Kurtlar Vadisi Terör, hangi dönemde, nasıl bir kampanyayla ve neden yayından kaldırıldı ?

İşte bütün gerçek bu sorunun doğru cevabında gizli...

Hiç yorum yok: