29 Mayıs 2011 Pazar

Kontrolsüz güç, güç değildir...

Nisan ayı başlarında, sosyal paylaşım platformu twitter'da "Mayıs ayında, Youtube ve Dailymotion'ın Türkiye'den ziyaretleri artar, şok ses kaydı title'ı eşliğinde web siteleri son dakikalar geçer..." demiştim. Kastettiğim şey devlet içinde, ABD'nin Irak işgali ile start alan sorgulama ve dönüşümde, AK Parti'yi direnç ve dönüşüm politikaları için partner seçen klik'in tam olarak desteklediği Ergenekon Operasyonu'nun hedefindeki kimi isimlerin CHP tarafından aday gösterilmesine karşı muhtemel hamlesi idi!

Andığım odağın Mehmet Haberal, Mustafa Balbay belki Sinan Aygün ve Engin Alan'a dair, dinleme kayıtları, belki kimi belgeleri kamuoyuna servis ederek, operasyona karşı girişilen hamleyi etkisizleştireceğini düşünüyordum. Anılan odak bundan önce, kamuyouna dönük mesajlarını ses kaydı+belge sunumu olarak vermişti, yine öyle olmalıydı!

Ancak Nisan ayı sonunda start alan süreç, bu çerçeveden çok farklı gelişti. Deniz Baykal'a dönük operasyonun şeddeli versiyonu, MHP üzerinden sahne aldı ve alır almaz parmaklar, operasyonun adresi olarak önce okyanus ötesi'ni, ardından iktidarı işaret etti.

Peki bu ne kadar isabetli?

Sesli düşünelim ve parçaları birleştirelim!

-MHP'ye dönük operasyonun tarzı, iktidar ile partner olduğunu söylediğimiz odağın geçmiş operasyonlarına benziyor mu?

-Bu odağın, silivri sakinlerini meclise taşıma iradesi yerine, MHP üst yönetiminin yatak odalarına zoom yapması siyaseten daha mı sonuca götürücü ve akılcı?

-MHP'ye dönük operasyonun, MHP'yi baraj altına itme etkisi öngörülemez mi?

-Bahse konu odağın, 12 Haziran sonrası birinci önceliğinin yeni ve sivil bir Anayasa olduğu malum iken, bu Anayasa'yı yapacak mecliste Milliyetçi kesimin temsilcilerinin (BDP adaylarının temsil oranının da artacağı tahmin edilen bir dönemde) bulunmamasının doğuracağı meşruiyet tartışmasını kestiremediği düşünülebilir mi?


Bu ve benzer sorulara verilecek makul cevap "hayır"dır. Dolayısıyla, yaşanana dair yine yeniden, malum parmaklar yanlış adresleri işaret ederek, operasyonun önemli amaçlarından birisini tahkim ediyor.

Peki ama ne oluyor?

Fazla uzağa değil, zihinlerimizi yaklaşık 3 ay öncesine seyahat ettirelim. Ergenekon Operasyonu kapmasında polisin OdaTV'de yaptığı aramayı, ele geçirilen belgelerden proje kitapları, ardından korkunç bir gürültüye sebep olan Ahmet Şık&Nedim Şener tutuklamalarını ve "İmamın Ordusu"nu hatırlayalım! Elde ettiğimiz parçalar:

-Ulusal Medya 2010 kod adı ile, medya aygıtında zaten varolan mekanizmanın reorganize edilmesi.

-Hanefi Avcı eliyle gerçekleştirilene benzer bir hamlenin, Ahmet Şık'ın "İmamın Ordusu" adını verdiği kitapla gerçekleştirilme iradesi.

-Bu hamle için kollektif bir çaba sarfedildiği ve zamanlama olarak 12 Haziran öncesinin "seçimden önce yetişmeli" vurgusu ile hedeflendiği.


Bu noktada duralım, özellikle Ahmet Şık ve kitabı etrafında koparılan ve makul sınırları çok aşan gürültüyü not alarak, sürecin şöyle aktğını farzedelim:

OdaTV operasyonu olmamış, sonrasında Ahmet Şık tutuklanmamış ve söz konusu kitabı hedeflenen zamanda piyasaya sürülmüştür. Tarih Mart 2011 sonları yada Nisan 2011 başlarıdır. Kamuyou, Hanefi Avcı imzalı "HALİÇ'TE YAŞAYAN SİMONLAR & DÜN DEVLET BU GÜN CEMAAT"ın çıkardığı tartışmaya benzer, hatta onu aşan bir gürültüye muhataptır. Derken Nisan 2011 sonunda MHP'ye dönük "kaset operasyonu" start alır!

Nasıl?

Böylesi bir pişti keyfiyetinin, "İmamın Ordusu"nun parça tesirini artıracağını, kitap ve kaset tartışmaları etrafında, ekranlarda ve gazete köşelerinde söylenip yazılacakları ve daha önemlisi OdaTV ile, Ahmet Şık&Nedim Şener operasyonunun arkasındaki isim, Savcı Zekeriya Öz'ün "Bu aşamada açıklanması mümkün bulunmayan bir kısım delillerin değerlendirilmesi sonucu yapılması zorunlu hale gelen hukuksal bir işlemdir" beyanı!

Çizdiğim tablo Türkiye ölçeğinde mükemmel tasarlanmış, "senkronize, ikiz saldırı planı"dır ve planın bir ayağı, OdaTV ardından Şık&Şener operasyonu ile çökmüştür!

Operasyonun diğer ayağı ise işlemeye devam ediyor. MHP'ye dönük şantajların sanal kalesi web adresinde bu gün, satır aralarında yukarıda resmetmeye çalıştığım tabloyu doğrulayıcı ifadelerin yer aldığı ve operasyonun failleri ile yapıldığı söylenen bir röportaj yayınlandı.

Son olarak bir soru: Senkron/ikiz saldırıların tasarlayıcı odağı, bir kolu ile OdaTV&Soner Yalçın üzerinden Şık&Şener'i antrene ederken, diğer kolu ile zaman ayarlı kurguladığı farklı ülkücüler üzerinde, birinci operasyon çöktükten sonra bu gün hala kontrolün sahibi mi?

12 Haziran sonrası ilginç gelişmelere gebe...

Hiç yorum yok: