26 Aralık 2008 Cuma

Runtime Error...

Ünlü dermatolog, "Göbeğini Kayışan Adam" aforizmasının sahibi, mensup olduğu millete duyduğu çoşkun muhabbetle! maruf Bekir Çoşkun, yine yeniden "sevgi dolu" bir yeni makalesi ile karşımızda. Bekir abimiz bu gün ıkınmış sıkınmış, kenarından köşesinden dolaşmış, tam adını koymaktan imtina etse de bir "çatışma" dan söz etmiş.

Yazılarında kullandığı dil, kelime sayısı bakımından kabile halkları lisanını aşamayan, okuduğumda bazen bana bir script marifetiyle, 350-400 kelimenin girildiği bir tablodan, kelimelerin önce rastgele seçilirek sonra rastgele dizilirek, ardından da aralara gündemde bulunan şahıs ve konulara işaret eden ifadeler eklenerek otomatik oluşturulduğu izlenimi veren, tutarlı bir modellemeden mahrum Bekir Çoşkun yazılarına tipik bir örnek bu gün karşımıza çıkan yazı.

"FARKINDA olsanız da olmasanız da, için için sürüp giden bir büyük çatışma var" diyor muhabbet İnsanı Çoşkun Bekir, çatışmanın ötesinde bir vuruşma varmış, bu vuruşma "Selamünaleyküm" ile "merhaba" arasındaymış!

Devamla "Tüm bu olanlar iki tarafın çatışması" diyor ve "Türban" ile "toka", "Şerbet" ile "rakı" hatta "sırma bıyık" ile "badem bıyık" arasında bir çatışma olduğunun altını kalın kalın çiziveriyor.

"Muska" ile "reçete", "Üfürük" ile "steteskop", "Mest" ile "mokasen", "Klozet" ile "ayaktaşı", "Cüppe" ile "ceket" kıyasıya bir rekabet, mücadele, ötesinde çatışma halinde imiş!

Bitmedi, okuyalım :

"Külah" ile "şapka"nın...
"Gülyağı" ile "losyon"un..
"Gazoz" ile "şerbet"in...
"Sürme" ile "rimel"in...
"Flört" ile "görücü"nün...
"Aşk" ile "muhabbet"in...
"Sevişmek" ile "halletme"nin...
"Gusül" ile "duş"un...
Bu; "prezarvatif" ile "en az üç çocuk"un karşılaşmasıdır...

Bitmedi, bu çorbada evrensel öğeler ve uluslararası ilişkiler eksik kalmasın kabilinden devamla ekliyor :

"Doğu" ile "Batı"...

Okumaya devam ediyoruz :

"Köylülük" ile "kentlilik"...
"Akıl" ile "ezber"...
"Bilim" ile "hurafe"...
"Mantık" ile "emir"...
"Okumak" ile "anlamak"...
"Görmek" ile "bakmak"...
"Fikir" ile "zikir" çatışmaktadır...

Final müthiş :

"Dün" ile "yarın"ın mücadelesidir bu...
"Geçmiş" ile "gelecek" arasındadır...
İyi bakın; bir kavganın tam ortasındayız, bu "aydınlık" ile "karanlığın" çatışmasıdır...


Dediğim gibi, Bekir abimiz ıkınmış sıkınmış bayağa bir kasmış, ez cümle "Bu milletin dünü ile, bu gün yaşayan ve geleceğe taşıyacağı değerleri ile, hassaten İSLAM'la kavgalıyız, asabiyiz netekim" demek istemiş, fakat bütün muadilleri gibi yüreğindekini tam/eksiksiz ifade etmemiş, edememiş.

Kafası da bir hayli karışmış, kurduğu "Aydınlık ile karanlığın mücadelesi" denkleminde "cemaat, hoşgörü, aşk, sevişmek" kavramları solda, "ayaktaşı, şerbet, görücü, halletme, en az üç çocuk" kavramları ise sağda yer almış.

Sonra "Doğu, köylülük" ve "akıl" da solda, buna mükabil "Batı, kentlilik" ve "ezber" de sağda kendisine yer bulmuş bu formülasyonda.

Devamla "Bilim, mantık, okumak görmek, fikir" solda, "Hurafe, emir" ve "anlamak" sağda, "zikir" ile yan yana konumlanıvermiş.

Bekir abimizin kafası iyice karışmış, söylemek istediğini açıkça söyleyememekten midir, söylenecek sözün bizzat taşıdığı garabetten midir yoksa gerçekte bir script söz konusudur ve algoritma bu sefer doğru bir "çorba" servis edememiş midir bilemem.

Karar, aziz okuyucunun...

Hiç yorum yok: